SAP’nin 1996 yılında pazara sunduğu ve öncelikle KOBİ’lere yönelik olarak geliştirdiği SAP Business One isimli ürün, SAP’nin gayet makul bütçeler ile satışını gerçekleştirdiği diğer yandan tüm profesyonel ve güçlü altyapısını entegre ettiği bir çözüm. Üstelik size güzel bir haberim daha var, SAP Business One öylesine güçlü ki sadece KOBİ’ler değil, bugün yüzlerce çalışanı olan büyük şirketlerde bile kullanılıyor.
SAP Business One, piyasadan satın alacağınız herhangi bir ERP çözümü ile rekabet edebilecek derecede uygun lisanslama modellerine sahip. Üstelik ölçeğiniz büyüdükçe rakiplerine kıyasla daha avantajlı bir hale bile geliyor.
SAP Business One’ın en öne çıkan güçlü yönlerinden birisi kurulum ve yapılandırmasının kolay olması, hızlı bir başlangıç ile birkaç hafta içinde sonuç almaya başlayabiliyorsunuz.
Yıllar içinde SAP Business One gelişerek 2020 yılı itibariyle 10. Sürümüne ulaşmış durumda. Doküman yönetimi, iş akış yönetimi, Proje yönetimi, Microsoft Office 365 ile gelişmiş entegrasyonu, gerektiğinde diğer SAP çözümleri ile kolayca entegre olabilmesi… Kısacası bir şirketin boyutu ve ihtiyaçları hangi ölçekte olursa olsun bunlara cevap verebilecek kadar güçlü bir üründen bahsediyoruz. Tam da bu sebeple şu anda dünyada 55 binden fazla SAP Business One müşterisi var. Bakın kullanıcı demiyorum. Her biri ayrı şirketler olan 55 bin müşteri. Üstelik içlerinde Türkçe’nin de yer aldığı 27 dilde kullanılabiliyor ve 43 ülkenin yerel kanunları ile uyumlu şekilde çalışabiliyor.
Üretim, Depo Yönetimi, Mağazacılık, Kafe ve Restoranlar, E-Ticaret siteleri, Hastaneler, Akaryakıt İstasyonları, İnşaat Şirketleri ve çok daha fazlası için SAP Business One bütünsel bir çözüm sunuyor. Bir işletmenin ihtiyaç duyduğu muhasebe, finans, insan kaynakları, satış, müşteri yönetimi ve tüm diğer bileşenler, SAP Business One içinde modüler olarak mevcut. Bunların ötesinde SAP Business One kaynak kodu değiştirilmeden sektörel dikey ve yatay çözümlere genişleyebiliyor. Bu yapısıyla makine öğrenmesi, yapay zeka, IoT gibi modern yaklaşımlar ile birlikte kullanılabiliyor. Dijital dönüşüm sürecinde ihtiyaç duyduğunuz ve duyabileceğiniz tüm yaklaşımları kapsıyor.
SAP Business One’ı öne çıkartan bir diğer güçlü yanı iş zekâsı ile analiz ve raporlama özelliklerine sahip olması. Üst düzey tahmine dayalı analizler, gelişmiş gösterge paneli, gerçek zamanlı veri akışı, SAP Crystal Reports ve etkileşimli Excel uyumluluğu ile rapor almak bir sorun olmaktan çıkıp keyifli bir sürece dönüşüyor.
SAP Business One birkaç şekilde kullanılabiliyor. Bunlardan ilki On Premise olarak ifade ettiğimiz, yazılımı satın alıp kendi sunucularınız üzerinde çalıştırmak. Böyle bir imkân var ancak dünya farklı bir yere gidiyor ve artık bu tarz bir sunucu altyapısı kurmak, onu yönetmek, sürekliliğini sağlamak, bunun için gerekli personeli istihdam etmek giderek daha maliyetli hale geliyor. Bu sebeple SAP Business One bulut tabanlı alternatif lisans modelleri de sunuyor. Yani bu ne demek? Uzman bir SAP Çözüm Ortağı ile SAP Business One kullanmak için karar aldığınızda, olabilecek en kısa sürede internete bağlanan bir bilgisayardan yazılımınıza ulaşıp kullanmaya başlayabiliyorsunuz. Microsoft Outlook’da bir e-posta hesabı açmak veya Instagram kullanmaya başlamak kadar kolay. Üstelik tüm modüller mobil cihazlar ile de uyumlu.
SAP’nin web sitesinde bulabileceğiniz veya bir uzman iş ortağı ile masaya oturduğunuzda referans olarak ulaşabileceğiniz yüzlerce başarı hikayesi var. Tüm bu hikayelerin ortak noktaları var; “verilerimizi kayıt altına almak kolaylaştı, bilgi akışını yönetmek kolaylaştı, raporlamalar anlık gerçekleşiyor ve stratejik karar almak hiç olmadığı kadar kolay.” Uzun lafın kısası; “dijitalleşmeyi SAP ile tamamladık ve artık işimize odaklanabiliyoruz.”
Üstelik SAP Business One, SAP deneyimi ve danışmanlığı ile sürdürülebilir bir yol haritası sunuyor. “SAP Business One Road Map” adı verilen bu yaklaşım sayesinde sadece bir yazılım satın almıyorsunuz, değişen dünyanın trendlerine uyum sağlayabilecek bir stratejiye sahip oluyorsunuz. Bu sayede sadece bir yazılım çözümü değil aynı zamanda gelecekteki gelişmelere de bugünden hazır olma şansını yakalıyorsunuz.
Bir şirket için 21. Yüzyılda en önemli iki kaynak: veri ve zaman. Bunları yönetmek için “kolaylaşma” boyutunu işinize eklediğinizde, işinizin yükü altında ezilmekten kurtulup onu gerçek gücünüzle idare edebilecek noktaya ulaşıyorsunuz. Rekabetin bu kadar kızıştığı, küresel hale geldiği ve kazanan ile kaybeden arasındaki farkı “bilgiyi yönetmenin” belirlediği dijitalleşme üstüne inşa edilen bir dünyada, işletmenizin boyutu ne olursa olsun, çözüm seçiminiz ne olursa olsun, artık yazılım teknolojilerini kullanmaktan kaçamazsınız.
Maalesef kariyerim boyunca şahit olduğum pek çok dijitalleşme projesinde başarısızlıkların ana sebebi doğru bir iş ortağının seçilmemesi. Bu sorunu aşmak için seçeceğiniz çözümün arkasında mutlaka güçlü bir kurumsal duruş olmalı. Öyle ki bu kurumsal yapı “çalışacağınız iş ortağının” hata yapmasına veya başarısızlığına izin vermemeli. İşte bu sebeple tüm bu video serisini sizinle buluşturan Logosoft ile tanışmanızı ve ihtiyaçlarınızı, varsa mevcut problemlerinizi paylaşmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Doğru dijital adımı attığınız anda “raporlar gecikti”, “satış raporu alamıyorum”, “kaç müşteriye teklif verdik” gibi çok basit ve komik sorulara geçmişte nasıl cevap alamadığınızı hayret edeceksiniz. Ve eminim ki bu videoları izleyenler arasından çok güzel başarı hikayelerini de ileride sizlerden dinleyeceğiz.